27 Ekim 2010 Çarşamba

yeni bir aşk, yeni bir iş


sevgilimden ayrılma planları yapıyorum onun haberi yok, taşınmayı düşüüyorum bundanda haberi yok, ev bile buldum hiç bir şeyden haberi yok!

saçlarını kestirmiş, upuzunda saçları, kısacık kestirmiş, başka bir adam gibi olmuş...

yürümüyor ama, tamam ikiimizde çok emek verdik bu ilişkiye ama yok olmuyor; birbirimize anlatacağımız bir şey kalmadı, birbirimize tahamülümüzde kalmadı, ota boka sinirlenir olduk.

ayrılmamız en iyisi; ama nasıl. bunu ona yapamam çok emek verdik, çok sevdik... ama ikimizde mutsuzuz...

22 Ekim 2010 Cuma

ASOSYAL OLDUM

işe başladığımdan beri hiç bir şey yapmaya vaktim ve halim kalmıyor.. evet bu arada iş buldum :) dershanede. şimdilik güzel gidiyor, öğretmenlik yapmayı seveceğimi düşünmezdim ama sevdim. iş hayatı zormuş günde 11-12 saat çalışıyorum, bir de stajyer öğretmen olduğum için azcık paraya :(
derahanede biri var fizikçi ,allam liseli gibi kur yapıyorz birbirimize, yok kalem çalmaya çalışmalar, geçerken dürtmeler, ciddi bir şey yok ama eğlenceli ve güzel... flört etmeyi özlemişim :) heyecanlanıyorum, onu görmek için bahaneler uyduruyorum, kısacası eğleniyorum. hayat güzelmiş

23 Eylül 2010 Perşembe

İŞŞŞ


ik haftadır canım çıktı. sabah kalk, kahve yap, internetin başına geç, sırasıyla hürriyet seri ilan- kariyer.net-elemanonline da iş ilanlarına bak, sırayla ara, randevu al, duşa gir hazırlan , lanet olası topuklu ayakkabıları giy ve çık. görüşme saatinden önce git, bi cafe bulup otur, sigara içmemeye çalış. eve dön,yat, ertesi gün umutla, biz sizi arayacağız diyenlerin aramasını bekle bu sırada aynı işlemler devam etsin. 2 haftadır acil durum paralarımı yiyorum, beni nereye kadar idare edecek bilmiyorum.

görüştüğüm her yer "keşke deneyiminiz olsaydı" diyor. amk. alın işe deneyim olsun. artık yol paramı çıkarsın başka bir şey istemiyorum.

15 Eylül 2010 Çarşamba

işsizlik


haftada 3 gün, ayda 300 liraya işe girdim. başka yolu yok.iş yok, para veren yok...

kahve 2 gecedir eve gelmiyor, bu gece de yok. evimden siktir olup gitsin istedim, gitti işte...

şimdi de gelsin istiyorum. kadınlar dengesiz yaratılar... sevdiği zaman

" aman çok sıkıldım bi rahat versin, ne bu böyle vıcık vıcık sürekli"

ilgilenmediği zaman

" beni sevmiyon artık, azcık benimle ilgilen, beraber hiç bişi paylaşmıyoruz, bu ne biçim ilişki...."

uff sıkıldım ilişkilerden de,sürekli kafamda kurmaktan bişileri. acaba nerede kalıyo?, kiminle ? ne yaptı?, hatun var mı yanında? varsa ne ye benziyo? saçını başını yolarım ben o sürtüğün....."

13 Eylül 2010 Pazartesi

bok bokbok bombok

bok gibi bir hayatıım var. ayda 300 lira veriyor dersaneler, lan ben barda çalışırken daha fazla kazanıyordum, bunun için mi dört yıl okuyup ağzıma sıçtırdım? kahveylede çok pis kavga ettik. ben genelde öyle ota boka kavga edip, ayrılcam diyen tiplerden değilimdir ama bu sefer bitti. bir hafta içinde bu evden siktir olup gideceğim( önce iş bulup) iş buldum da 300 liraya kiramı bile ödeyemem ben. 40 yıllık karı kocalar gibi olduk aminyum.yanımda geğirme mi dersin, sikini taşağını kaşıya kaşıya tv izlememe mi dersin hepsi kahve de... önceden batmazdı. ahhh sevgilimm benim yanımda kendini rahat hissediyor derdim, şimdi batıyor amk, yaptığı her şey batıyor, evimden gitsin, 1 hafta sonra da ben taşınayım istiyorum.
bir insanın hayatında hiç bir bir şey düzgün gitmez, iş görüşmeleri nanay, kahveyle aram nanay, sex desen ne olduğunu unutturdu kahve...
kendimi toparlamam lazım şöyle düzgün para veren bir iş, ve yeni bir ev...
internette ev ilanlarına baktım amma çok herif varmış, bay yanına bayan ev arkadaşı isteyen, paraya da gerek yokmuş, temizlik yapsın yetermiş :)
aaaaaaaaaaaa ölmek istiyorum

7 Eylül 2010 Salı

aldatmak ve pişmanlık duyma(ma)k

bir insan ne kadar dürüst olabilir? yargılanmaktan, yaftalanmaktan korkmadan nasıl açıkca anlatabilir kendini, yaşadıklarını, hayallerini... bırak başkalarına anlatmayı ben yazarken bile olanları çarpıtma eğilimindeyim ya da saklama. sevmiyorum bu huyumu.
izmir'de kahveyi aldattım, daha buluşmaya giderken bunun böyle olacagını biliyordum. bile bile gittim, hazırlandım, süslendim ve çıktım kapıdan. aslında çok sarhoştum bir an da oldu falan diye düşünüp kendimi rahatlatabilirdim, iç huzuruma yeniden kavuşabilirdim... ertesi gün tekrar gitmem bütün bu olasılıkları elimden aldı. bir de öncesi gün çocuğa bir daha görüşmeyeceğiz falan diye konuştum o kadar, sonra ne oldu "programda mısın, ben çok sıkıldım." diye mesaj attım. bu çocuğa şarkıcı ismini veriyorum, kendisi ankarada sahne alırken 3-4 ay önce izmire yerleşti.
işin garip tarafı kendimi kötü hissetmiyorum,aldatmış gibi hissetmiyorum. duygusal anlamda hiç bir hissetmediğim biriydi. sadece fiziksel aldatma. sonra yine görüştük şarkıcıyla, 3-4 kere daha, dışarıda, yanımda kuzenlerim varken, bir şey olmadı. ankaraya gelmeden önceki son gece yanına gittim, sarıldım,
"sen iyi birisin, kendine dikkat et" dedim ve ekledim
"bana sevişmeyi öğrettin"
aşık olduğum biriyle yakınlaşmak ve bu yaşadığım birbirinden çok farklı. pişman mısın diye sorsalar evet derim, ama içimde biliyorum pişman olmadığımı...

22 Ağustos 2010 Pazar

izmire yeni geldim. otobüste yanımda oturan cocugun tabancası vardı, cinnet geçirip hepimizi tarar diye korkudan gözüme uyku girmedi valla, 8 saat cin gibi geldim. nilüfer iyice bozdu artık, geçen sne de bilgisayarımı çaldırmıştım, bu sefer silahlı bir bebe....